Merhaba öğrencilerim, velilerim;
Tüm ebeveynlere ‘Bu dünyadaki en değerli varlığınız nedir?’ diye sorsaydık, cevabınız ne olurdu? Tereddütsüz vereceğiniz tek cevap, tabii ki ‘Evlatlarımız’ olurdu.
‘Evlatlarımız bizim için çok değerlidir’ diyoruz ama onları yeterince önemsiyor muyuz?
Onların her haliyle bize bir lütuf olduklarının farkında mıyız?
Her birinin kendine göre bir güzelliği, yeteneği olan mükemmel bireyler olduğunun farkında mıyız?
İşte tüm bu soruların cevabı aslında büyük önem taşıyor. Tabiattaki tek çiçek gül değil hiç şüphesiz. Papatya, sümbül, lale, menekşe ve daha niceleri var.
Çocuklarımızı bir çiçeğin güzelliği ve sadeliğinde seyredip korumaya çalışırken, neden onlara kendileri olma imkânı vermiyoruz?
Onların doğasını neden bozuyoruz?
Tıpkı kabak tohumuyla karpuz yetiştirmek gibi… Albenisi güzel ama karpuz değil.
Hani evlatlarımız bizim en değerli varlıklarımızdı?
Neden onları anlamıyor ve kendileri olmalarına izin vermiyoruz?
Sizlere tavsiyelerim var…
Onları donatalım.
Her seviye ve her yaştan çocuğumuzun bilgiye ulaşma yollarını açalım. Yönlendirmeyelim, soralım, cevabını beraber arayalım.
Dinleyelim.
Hem de önyargıdan uzak, hiçbir imada bulunmadan, yargılamadan…
Tekrar soralım.
Acele etmeden, zorlamadan… Soru sormak hiç kolay değil. Soru sormak için bilge olmak, dingin olmak, sevmek ve değer vermek gerek. Egomuzu bir kenara koymamız gerek. Bu, aslında beraber öğrenmek, gelişmek ve birlikte bir yolu yürümek demek…
Ama zaten hayat tam da bu değil mi ki? Kâinatın ömrü yanında, bizim ömrümüzün ne anlamı var ki? Tıpkı bir kelebek misali…
Aslında neyi ne kadar bildiğimizin bir önemi yok. Basit bir hayatı yaşıyor ve belirli bir yolculuğu sürdürüyoruz. Yanımızda ailemiz ve çok değerli evlatlarımız var. Onların da bir değer olduğunu, tek, biricik, donanımlı ve eksiksiz olduğunu unutmadan bu yolculuğu sürdürüyoruz.
Yaşanan zaman ve yürünen yol, ne sadece bizim zamanımız ne de sadece bizim yolumuz. Aynı zamanda onların da zamanı… Onların da yolu…
Lütfen çok değerli varlıklarımız olan evlatlarımızı önyargılarımıza kurban edip, kendi istediğimiz kalıplara sokmayalım.
Mevlana’nın bir sözü var, “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söyleme zamanı.”
Onların bize katacağı çok değerli düşünceleri ve yenilikleri olacaktır. Bunu önemseyelim ve bu konuda onlara fırsat verelim. İzin verelim yapsınlar!
Şimdi etkili bir soru soralım.
Cevabı evet ya da hayır olmayan bir soru…
Onların uzun uzun anlatacaklarını sabırla dinleyelim ve yine soralım.
Unutmayın, çok şey kazanacağız.
Çok şey öğreneceğiz ve eminim ki bundan daha güzel günlere onlarla birlikte yürüyeceğiz.
DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN…
Sami GÖREY